10 Ekim 2024
İstanbul, Türkiye
Covid-19 Hemşirelik Hemşirelik Eğitimi

Eğitimde Salgın Molası ve Ortak Kaygılarımız Üzerine Bir Yazı

Mart ayının ikinci haftasından beri, hepimizin gündeminde tek bir konu var; ” Koronavirüs”. İlk resmi vakamız 10 mart 2020 tarihinde geç saatlerde Sağlık Bakanlığı tarafından 1 olarak açıklandı. Hepimiz günlük rutinimizin içerisinde, Dünya’ nın 3 aydır boğuştuğu virüs salgını ile ilk kez karşılaşmış olduk. Sağlık profesyonelleri ve birçok bilim insanı bir süredir bunu gündemine almıştı zaten. Fakat bunun dışındaki herkes, kendi hayat koşuşturmasındaydı.

Ertesi sabah hepimiz evlerimizden iş ya da okul nedeniyle çıktık. Evim ve işim arasındaki mesafede metro-metrobüs-metro rutinimde ilerlerken, bir sağlık araştırmacısı olarak gündemi takip etmeye başlamıştım. Okula vardığımda tüm gün konumuz ‘koronavirüs’ oldu. Sağlık öğreticilerinin bulunduğu bir ortamda olay her yönden ele alınmaya başlıyor zaten. Daha hafta sonu olmadan her şey karmaşık bir hal almaya başlamıştı bile. Marketlerde makarna, un ve kolonya stoklarına saldırı olmuştu resmen. Bir yandan yoğun bakımda görev yapan meslektaşlarım ile istişare ederken, diğer yandan okulda akademik açından bir değerlendirme yapmaya başlamıştık. Her alandan akademisyenler konuşuyorduk. Hepimizin cümlelerinin arkasında, geçmişteki pandemileri bilen ve derslerinde hep işleyen sağlık öğreticileri olarak ‘kaygı’ ve ‘sağlığı koruma’ fikri yatıyordu.

12 Mart Perşembe gününe gelmiştik. O gün tüm bölümlerin gördüğü ortak dersimi anlatmak üzere amfiye girdim. Karşımdakiler farklı sağlık alanlarında görev almak için eğitim gören pırıl pırıl gençler. Hepsi kaygılı. Geçmiş yoğun bakım deneyimimi bildiklerinden ve sağlık mesleğini içerisinde olduğumdan, biraz da hocaları olduğumdan el kaldırıp teker teker sorularını ve kaygılarını dile getiriyorlar. Biraz dersimizi işledik, bir yandan da onlarla gündemi konuştuk. sohbet ettiğimiz kısımlarda birden bir ses yükseldi. ‘ Hocam, eğitime ara verilmiş.’ Beklediğim ama aynı zamanda beni şok eden bir gelişmeydi. O an ders işlememiz gerekiyordu. Öncelikle hepsini susturdum. ‘ Şimdi bir saniye izninizi rica ediyorum’ diyerek, okulun whatsapp grubuna baktım. Henüz haber düşmemişti. Sonra hızlıca bir twitter’ a bakmam yeterli olmuştu. Derin bir nefes aldım. ‘Biliyorum, şuan bir açıklama yapılıyor. ama bizim dersimizi işlememiz gerekiyor. Belki de bu son dersimizdir.’ diyerek dikkati yeniden üzerime çektim. Dersimizi işledik.

Ders bitiminde hepsinin ‘ Hocam nasıl olacak şimdi?’ gibi kaygı dolu soruları vardı. Akademisyen olmanın getirisi ile devamlı güncel konuları da araştırma halinde olduğumdan, ders bitiminde onlara biraz bu salgın ve geçmiş salgınlar hakkında bilgi vererek kaygılarını azaltmaya çalıştım. Ve evet haklı çıkmıştım. Bu onlarla son dersimizdi.

Sonrasında akademik ve idari kadroya izin olmadığından, her gün mesaimize devam ettik. Daha sonra esnek çalışma saatleri, kamuda ve özelde esnekleşme ile mesaimize esnek bir şekilde devam ediyoruz. 23 Mart’ta YÖK kararı ile uzaktan eğitime başladık. Okulumuzun OİS sistemi üzerinden onlaral ders kayıtlarını paylaşıyorum. Ayrıca öğrenci temsilcileri üzerinden whatsapp gruplarıyla da iletişim kuruyoruz. Karantina günleri başlayıp da eve kapandığımızda okulun öncülüğünde bir video paylaştım onlarla. Onlar da, bizler de kaygılıyız. Ülkemiz için, ailemiz için, hepiniz sağlık ordusunun birer neferi olduğumuz için. Derdimiz ortak, kaygımız ortak.

Eğitimimiz başka sağlıklı ve güzel günlere kadar uzaktan eğitimle sınırlanmış olan öğrencilerime, kaygılı milletime ve kendilerini canla başla işine adamış, kıymetli meslektaşlarıma sevgi ve saygı dileklerimi bırakıyorum. Sağlıklı günlerde yeniden buluşmak dileğiyle.

 

 

Leave feedback about this